Koku alma duyularınıza olduğundan daha derinlemesine bakmış olduğunuzda, orda yalnızca iyi ya da kötü olan kokuları değil anılarınızı da bulmuş olacaksınız. Koku alma duyuları, hafızanız ile öteki duyularınızdan daha çok bağlantılıdır. Kolay bir örnek verecek isek, çok sevmiş olduğunuz anneannenizin evine girmiş olduğunuz zamanlarda, aklınız evin bahçe girişindeki gül kokularını kaydeder. Gülleri koklaşmış olduğunuzda içinizde var olan sevinç duygusunun kıpırdamış olmasının sebebi tam anlamıyla bu olmaktadır. Aklınızda gül en hoş hatıranızın kokusudur.
Koku alma duyularınız hafızanız ile alakalıdır ve başka bir yanı ile de bütün duygularınıza seslenebilir. Kokuların kişiler üstündeki psikolojik tesirleri senelerce fazla yönlü incelemeler ile araştırılmış ve parfüm sektöründe de bu incelemelerden fazlası ile faydalanılmıştır. Türlü duyguları temsil eden kokuların aralıkları, parfümlerin elde edildiği formülde ve piramitinde bulunmuştur. İstekler, sevinç, enerjik, kuvvet, sakinlik... Bütün kokuların ruh durumlarına bir tesiri bulunmaktadır ve bu bakımdan parfümler kişisel bakım ürünlerinin de ilerisindedir.
Duygu ve kokunun arasındaki bağlantı romantik bir tanım olmamaktadır, mutlaka bilimsel yönden tabanlara oturtulur. Kokuları alma reseptörleriniz, duyuların merkezi olduğu varsayılan, beynin önceki ve ilkel tarafı olan limbik sistemlerle direkt bağlantılıdır. Koku duyusu, ancak beynin derin kısımlarına uyarı vermesinin ardından “bilişsel” hatırlamanın gerçekleşmiş olduğu kortekse iletmektedir. Bu sebeple, belli kokuları örnek verirse “vanilya” şeklinde doğru bir biçimde isimlendirdiğinizde, vanilya kokusu çoktan limbik sistemleri hareketlendirmiş ve daha derine konumlanmış duygusal reaksiyonları tetikler. Belki evlerinizde yapmış olduğunuz vanilyalı tatlıları, vanilyalı dondurmaların tadını veya sizleri sevindiren bir gezme esnasında aracınızda olan vanilyalı araba kokularını.
Güzel kokuların kişilerin ruh durumunu farklılaştırdığını ve iyilik duyularına destek olduğu kanıtlanmıştır. Bilimsel tanımları bırakıp kendinizi ve kokular ile bağlantılarınızı düşünün. Bebeklerin kokuları evrende hangi kişiye iyi gelmez ki? Yağmur yağmasının ardından topraklardan gelen tazelik kokuları sizce de kişiyi huzurlu hissettirmiyor mu? Bilimsel incelemeler mevzuyu ilerletiyor ve şunu da kanıtlarıyla sunuyor: kokuların yalnızca adları bile kişilerde iyilik durumu uyandırmaya yetebiliyor. Hoş kokular üstünde konuşmanın bile kişilerin duyguları üstünde iyi bir tesiri bulunmaktadır.
Güzel olan kokuların iyi duygularınızı harekete geçirmesi, kişilere yönelik olan algılarınızda da önemli rol üstlenir. Kişilerin aşırı hoş olmasa da sizleri cezbedebilen kokularının olması, onlara karşı iyi duygular hissedebilmenizi temin eder.
Koku duyularının algılar üstündeki tesiri yalnızca kişilere yönelik değildir. Şampuanlar ile alakalı bir tüketici testlerinin neticelerine göre; katılımcı kişilerin başlangıç testlerinde genel performans yönünden en alt sırada bulunduğu bir şampuan, kokularını değiştirmesinin ardından 2. testte ilk sırada bulunmuştur. 2. testte olan katılımcı kişiler, şampuanın daha basit bir şekilde durulanmış olduğunu, daha güzel köpürdüklerini ve saçları olduğundan daha parlak bıraktıklarını anlatmışlardır. Oysa ki şampuanda farklılaşan tek şey parfümdür. Hoş kokan malzeme birden sıralamalardaki yerlerini en üste taşımıştır.
Kokuların seçimleri, çoğunlukla belli hatıralar ve çağrışmalar ile alakalı son derece kişisel bir mevzudur. Kokuların bazıları oldukça evrenseldir. Biraz evvel verilen örnekteki gibi, yeni dünyaya gelen bebeklerin, yağmurun ardından gelen toprak kokusu, deniz kıyıları, yeni kesilen çim veya doğal meyvelerin kokularından bütün kişiler hoşnut olurlar. Bazı koku seçimleriyse kişilerin yaşamış oldukları güzel olmayan olaylar ile ve tecrübe ile bağlantılıdır. Genel olarak bilindik kokulardan daha fazla hoşnut olunur. Ancak bütün kişilerin hoşnut oldukları kokularla bile bazen anılarınız ile bağlantılıdır ve o kokular ile karşı karşıya geldiğinizde memnun olmayabilirsiniz.
Koku duyuları sanmış olduğunuzdan daha fazla kullanmış olduğunuz duyulardır. Kokuların psikoloji üstünde oldukça derin bir tesiri bulunmaktadır ki, koku duyularının yok olması kişiyi fiziksel olarak sarsabilmektedir. Koku duyularının kaybı gerek Parkinson rahatsızlığına gerek de Alzheimer rahatsızlığını ortaya çıkartıyor. İncelemeler, azalmaya başlayan koku duyularının, motor beceri problemleri gelişmeden birkaç sene evvel ortaya çıkan, her 2 şartın başlangıcının erken tanısı olarak meydana getiriyor.
Kokuların kişiler üstündeki psikolojik tesiri, duyularınız ve algılarınız ile başlamış olan ve hareketlerinize dek yansıyabilen kuvvetli bir tesirdir. İyi hissedebileceğiniz koku kullanmış olduğunuzda ruh durumunuz iyiye dönmeye başlıyor ve bu iyi bir durumdur, hareketlerinizi de yumuşatmaya başlıyor. En fazla verilen örnekler içerisinde lavanta yer almaktadır. Asırlardır ufak keselerde sandıklara ya da yastıkların altlarına yerleştirilen, yorganların içerisine konumlandırılan lavanta tohumu kişilere sakinlik duygusunu getirebilir.